Savaşlardan Dolaylı Olarak Etkilenen Çocuklar için Ebeveyn ve Bakım Veren Tutum ve Davranışları
Savaş ortamına doğrudan maruz kalan kişilerin yanı sıra savaş ortamından yayınlanan haberlere ve/veya yaşanan fiziksel ve psikolojik kayıpların görüntülerine maruz kalan kişiler için de bu haberler travmatik etkiye sahip olabilmektedir.
Savaş ortamına doğrudan maruz kalan kişilerin yanı sıra savaş ortamından yayınlanan haberlere ve/veya yaşanan fiziksel ve psikolojik kayıpların görüntülerine maruz kalan kişiler için de bu haberler travmatik etkiye sahip olabilmektedir.
Nirengi Derneği psikososyal destek ekibi tarafından yayınlanan "Savaşlardan Dolaylı Olarak Etkilenen Çocuklar için Ebeveyn ve Bakım Veren Tutum ve Davranışları" bilgi setinin giriş bölümünde "Çocuklar, en temel psikolojik ihtiyaçlarından biri olan “güven duyma/ güvende hissetme” duygusunu geliştirmeyi henüz tamamlamadıkları ve yaşadıkları çevreleri üzerindeki kontrolleri sınırlı olduğu için bu durumunun ortaya çıkardığı olumsuz psikolojik etkilere karşı daha hassas bir yapıdadır. Bu tür travmatik olaylara dolaylı olarak maruz kalan çocuklar duygu durumlarını düzenlemek ve olumsuz duygularıyla baş etmek konusunda yetişkinlere ihtiyaç duyabilirler. Bu çerçevede ebeveynlerin/bakım verenlerin uygulayabileceği destekleyici davranış ve tutumları dikkatinize sunmak isteriz." ifadelerine yer verilmektedir.
Ebeveyn ve bakım verenlere yönelik Nirengi Derneği psikososyal ekibi tarafından hazırlanan bilgi setinde yer alan 6 madde şu şekildedir:
1) ÇOCUĞUNUZUN OLAYLAR HAKKINDA NELER BİLDİĞİNİ ve HİSSETTİĞİNİ ÖĞRENİN.
Yaşadığımız bilgi çağında çocukların yaşanan olaylardan haberdar olmaması neredeyse imkansızdır. Bazı çocuklar yaşananlarla ilgili çok az bilgiye sahip olup durumla ilgilenmezken bazı çocuklar bilgilerin oluşturduğu olumsuz duyguları içlerinde sessizce yaşayabilir veya bazı çocuklar yaşananları sorgulamak isteyebilir. Çocuğun kendisini konuşmak için rahat hissedeceği bir ortamda (örneğin bir akşam yemeğinde) konudan bahsederek neler duyduğunu ve bildiğini, konu hakkında neler hissettiğini öğrenmek faydalı olacaktır.
Küçük yaş grupları için uyku vaktine yakın olmadığı sürece resim çizmek, hikaye okumak gibi rahat hissedecekleri aktivite zamanlarında konuyu açmak yararlı olabilir. Konuşmanızı sonlandırırken olumlu bir hikaye, anı veya duygu ile bitirmeye özen göstermeniz önemlidir.
Ergenlik dönemindeki çocuklar için açık, olgun ve tercihen diyalog fırsatı yaratan bir ortamda neler bildiğini ve neler hissettiğini öğrenmek yararlı olacaktır.
Çocuğunuzun yaşından bağımsız olarak yaşananlar hakkında neler bildiğinin öğrenilmesi edindiği bilgilerin doğruluğunu ölçmenize yardımcı olacak ve olumsuz duygu yaratabilecek yanlış bilgilerden onu korumanıza imkan sağlayacaktır.
2) ÇOCUĞUNUZUN YANINDA İZLEDİĞİNİZ HABERLERİ FİLTRELEMEYE ÖZEN GÖSTERİN.
Çocukları rahatsız edici veya korkutucu içeriklerden/görsellerden korumak önemlidir. Savaş bölgesinden yoğun şekilde haber aktarıldığı süreçte televizyon, radyo veya diğer yayın araçlarının arka planda açık kalmamasına ve özellikle bulunduğunuz ortamda küçük çocuklarınız varken travmatik içerikler içeren haberleri izlememeye/dinlememeye özen gösterin.
Ayrıca yetişkinler arasında geçen konuşmalara çocukların dikkat kesilebileceğini aklınızda bulundurun ve çocuklarınız sizi duyabilecekleri bir mesafedeyse konuştuklarınıza özen gösterin.
3) ÇOCUĞUNUZUN ENDİŞELERİNİ DİNLEMEYE ZAMAN AYIRIN.
Çocukların konuyla ilgili sordukları soruların üzerini kapatmak yerine olabildiğince tutarlı, dürüst ve şefkatli biçimde yanıt vermeye çalışın. Özellikle küçük yaş gurubundaki çocuklar aynı soruları tekrar tekrar sormak isteyebilir. Bu soruları yaşına uygun şekilde (uzun ve çok ayrıntı içeren cevaplar vermekten kaçınarak) ve sabırla yanıtlamaya özen göstermek önemlidir.
Cevabını bilmediğiniz sorular yönelttiklerinde bilmediğinizi ancak araştıracağınız ve daha sonra yanıtlayabileceğiniz şeklinde dönüş yapmakta bir sakınca yoktur; sordukları tüm soruları o anda yanıtlamak zorunda hissetmeyin. Önemli olan nokta, size sordukları soruları göz ardı ettiğinizi veya küçümsediğinizi düşündürecek davranışlardan ve tutumlardan kaçınmanızdır.
Küçük çocuğunuzun “Hepimiz bu savaştan dolayı ölecek miyiz?” gibi size aşırı gelebilecek bir soru sorması durumunda ona güvende olduğunuz mesajını verin ve bu endişeye neden kapıldıklarını öğrenmeye çalışın; endişelerinin kaynağını öğrenmek onları nasıl rahatlatabileceğinizle ilgili ipuçları verebilir. Diğer yandan bazı çocuklar olumsuz duygularıyla baş edebilmek için olayları görmezden gelebilir. Çocuğunuz yaşananlar hakkında konuşmak istemiyorsa onu zorlamayın.
Ergenlik dönemindeki bir çocuk için fikirlerini aktarabileceği ve yaşananları tartışabileceği bir ortam yaratmak önemlidir. Ergenlik döneminde çocuk, çevresinden aldığı bilgileri ve değerleri kendi içinde tartarak kendi tutumunu geliştirir. Bakım verenleri veya çevresindeki yetişkinler tarafından iletilen görüşlerin kendisi için de doğru olup olmadığını zihninde değerlendirir.
Bu çerçevede ergenlik dönemindeki çocuğunuzla bu konuları konuşurken kendi bakış açınızı objektif bir şekilde paylaşmayı ve anlaşmazlıklara yer bırakarak, çocuğunuzun fikrini önemsediğinizi göstererek, kendi fikirlerini ve duygularını paylaşmasını teşvik edin. Bu yaklaşımınız çocuğunuzun düşüncelerini ve duygularını sizin desteğinizle konumlandırmasına olanak tanıyacaktır.
4) ÇOCUĞUNUZUN ORTAYA ÇIKAN OLUMSUZ DUYGU DURUMLARINI DÜZENLEYEBİLMELERİ İÇİN DESTEK OLUN.
Çocuğunuza yaşadığı duyguların neler olduğunu sorun ve yaşlarına uygun olacak şekilde sorularınızı yöneltin. Çocuğunuza tüm dikkatinizle onu dinlediğinizi göstererek, hissettiği tüm duyguların doğal olduğunu vurgulayın ve konuşmaya ihtiyacı olduğunda sizinle veya güvendiği başka bir yetişkinle hissettiklerini paylaşabileceğini belirtin.
Üzüldüğünde, öfkelendiğinde veya korktuğunda nefes egzersizi yapabileceğini belirtin ve beraber yapmayı teklif edin. Çocuğunuz küçük yaş grubundansa nefes egzersizini tanıtmak için şu yöntemi deneyebilirsiniz: “Hadi şimdi nefesi beraber deneyelim; çiçek koklar gibi nefesi burnumuzdan alıyoruz ve yavaşça mum üfler gibi ağzımızdan veriyoruz.“ Ek olarak daha önce olumsuz bir duygu hissettiğinde nasıl başa çıktığını konuşmak psikolojik dayanıklılığını destekleyecektir.
Daha büyük yaş grubu ergenlerde ise üzüntü, endişe, korku duygularının yanı sıra öfke de yoğun şekilde görülebilir. Ergenin duygularının aşırı olduğunu düşünseniz bile küçümsemeyin, kaynağını anlamaya çalışın ve ona düşüncelerini tartması için sorular sorarak konuşma ortamı oluşturun.
Örneğin savaş durumuyla ilgili saldıran tarafa şiddet göstermek istediğini, saldırılan kişileri savunmak istediğini belirten fikirleri olabilir. Her şeyden önce onu anladığınızı, bu hissettiklerinin normal bir koruma arzusu olduğunu, yardım duygusuyla öfkesinin ortaya çıktığını, şu anda zor durumda olan insanları korumak için ellerinden geleni yapan kuruluşlar olduğunu belirtmeyi deneyebilirsiniz.
5) YARDIM FAALİYETLERİNİN PARÇASI OLUN.
Çocukların şahit oldukları kötü olayların yanı sıra birbirine yardım eden insanların varlığından haberdar olmaları da önemlidir. İnsanlara yardım eden ilk müdahale ekipleri veya barış çağrısı yapan gençler gibi olumlu hikayeler anlatmaya ve mümkünse konuşmalarınızı bu tür olumlu hikayelerle bitirmeye çalışın.
Çocuğunuza yardım faaliyetinde bulunmak isteyip istemediğini sorabilir, eğer isterse ona seçenekler sunabilirsiniz. Savaştan etkilenen çocukların yanında olduğunu göstermek için yazabileceği bir mektup, çizebileceği bir resim veya destek faaliyetleri gösteren bir sivil toplum kuruluşuna bağış yapmak gibi seçenekler olabilir. Bu tür pozitif aksiyonlar çocuktaki çaresizlik, endişe duygusunu azaltabilir ve rahatlamasına
yardımcı olabilir.
6) KENDİ DUYGULARINIZA BAKMAYI VE DESTEK ALMAYI İHMAL ETMEYİN.
Yaşanan olaylardan çocuklarınızı korumaya çalışırken sizin de içinizde olumsuz duyguların oluşabileceğini ve bunun doğal olduğunu kendinize hatırlatın. Çocuklar bakım verenlerinin yaşadığı duyguları kendi davranışlarının sonucu olarak düşünebilir. Bu nedenle yaşadığınız korku, endişe, öfke vb. olumsuz duyguları onlara olduğu gibi yansıtmamanız, çocuğun kendi duygusunu düzenleyebilmesi ve sizi mutlu etme sorumluluğunu almaması konusunda yararlı olacaktır.
Endişeli veya üzgün hissediyorsanız kendinize zaman ayırmayı ihmal etmeyin ve arkadaşlarınızla, size güven veren kişilerle iletişim kurarak sizi rahatlatacak etkinlikler yapmaya çalışın.
Bununla birlikte yaşadığınız duygulardan minimal düzeyde, sakince, beden dilinizi kontrol ederek bahsetmeniz çocuğun kendi duygularını da fark etmesine ve başkalarının da kendisi gibi endişe, korku gibi duyguları hissedebildiğini kabul etmesine yardımcı olacaktır.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı