Cilt Lekesi Deyip Geçmeyin!
Cilt rengi koyu olan kişilerde melanosit sayısı açık renkli olan kişilere göre daha fazladır.
Cilt rengi koyu olan kişilerde melanosit sayısı açık renkli olan kişilere göre daha fazladır. Cilt yaraları ve dermatolojik hastalıklar esmer kişilerde lekeyle iyileşir. Bu yüzden leke sorunu esmerlerde daha belirgindir
Leke, cildimize renk veren melanin hücrelerinin fazla çalışmasından kaynaklanan bir sorundur. Kadın hastalarda daha sık görülür ama nadiren erkeklerde de rastlanılır. Melanin hücrelerinin fazla çalışması çok sayıda sebepten dolayı olur. Hamilelik, kullanılan bazı ilaçlar, böbrek üstü bezi, tiroit bezi ve bazı bağırsak hastalıkları, demir metabolizması bozuklukları, yanlış kozmetikler, genetik nedenler, uzun süreli ve yoğun güneşe maruz kalınması, bazı enfeksiyon hastalıkları ve dermatolojik hastalıklar lekeye neden olabilecek başlıca sebeplerdir. “Leke şikayeti ile başvuran hastalarda öncelikle lekenin neden olduğunun tespiti önemlidir” Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Okan, lekeler hakkında bilgiler verdi…
Cilt rengi koyu olan kişilerde melanosit sayısı açık renkli olan kişilere göre daha fazladır. Bu yüzden leke sorunu esmerlerde daha belirgindir. Cilt yaraları ve dermatolojik hastalıklar esmer kişilerde lekeyle iyileşir. Sivilce, egzama ve liken gibi dermatolojik hastalıkların iyileşmesi leke şeklinde olacağı gibi; ağda, düşme, sürtünme, yanık ve çizilme gibi nedenlerle tahriş olan deri bölgeleri de renk koyulaşması şeklinde iyileşir. Bu sebeple esmerler, derilerinin fazla zarar görmemesi konusunda dikkatli olmalıdır. Sivilcelerini sıkmamaları, egzamalarını kaşımamaları, yara kabuklarını koparmamaları ve mevcut dermatolojik rahatsızlıklarını hemen tedavi ettirmeleri gerekir.
RENK AÇMA ZAMANI GELDİ!
Yaşlılık lekeleri ya da karaciğer lekeleri dediğimiz lekeler; açık tenli kişilerde, güneş gören alanlarda görülen düz açık kahverengi ile koyu kahverengi tonları arasında oval lekelerdir. El sırtı, göğüs, sırt, omuz ve yüzde görülürler. Orta yaşlarda görülmeye başlarlar ve yıllar içinde sayıları artar. Güneş koruyucu kullanımı ve güneşten kaçınarak yeni leke oluşumu engellenir.
Leke tedavisi disiplin gerektiren bir tedavidir. Güneş koruyucular tedavinin en önemli basamağıdır. Güneş koruyucuların hem ultraviole A hem de ultraviole B ışınlarından korumasına, uzun süreli etki göstermesine, hipoalerjenik olmasına, suya ve tere dayanıklı olmasına dikkat edilmelidir. Kapalı ortamlarda bile kullanılmalıdırlar. Kişiler ciltlerini tahriş edici ürün kullanımından kaçınmalıdırlar. Lekeye neden olabilecek dahili hastalıktan şüpheleniliyorsa onun araştırması yapılmalıdır. İlaç kökenli leke artışı olasılığında riskli olan ilaç kesilmelidir.
LEKE TEDAVİSİNDE FARKLI SEÇENEKLER MEVCUT!
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Okan; “Leke tedavisinde renk açıcı kremler, peeling, mikroiğneleme, PRP ve lazer yöntemlerine başvurulur. Renk açıcı kremler; hidrokinon, retinoik asit, azeleik asit, kojik asit, arbutin, tranexamik asit, niasinamid ve glikolik asit gibi maddeler içermektedir. Bu maddeleri içeren ürünler tek başına kullanılabileceği gibi birbirleriyle kombine bir şekilde de kullanılabilir. Tedavinin mutlaka dermatolog kontrolünde olunması gerekir. Tedavide alınacak cevap iki ay sonra kendini belli etmeye başlar. Hastalar belirli periyodlarla takip edilerek tedaviden alınacak cevaba göre ilaçlar da değişiklik yapılır. Mutlaka güneş koruyucuyla birlikte kullanılmaları gerekir” dedi.
Peeling; leke tedavisinde başvurulan bir diğer yöntemdir. Özellikle derin yerleşimli olduğu düşünülen lekelerde peeling yöntemi, evde kullanılacak krem tedavisiyle birlikte daha iyi cevap verir. Amaç hem deride lekeli olan hücrelerin soyularak atılmasını sağlamak, hem de ciltteki renk hücrelerinde renk üretimini baskılamaktır.
İNATÇI LEKELERDE KOMBİNE TEDAVİ!
Peeling tedavisi, iki ya da üçer hafta arayla dört ila altı seans arasında yapılır. Peeling işlemi için kullanılacak asidin konsantrasyonun güçlü olmamasına dikkat edilmelidir. Güneş koruyucu kullanımı tedavi sonrası devam ettirilmelidir. Peeling sonrası ciltte kızarıklık, hafif kabuklanma ve kepeklenme gibi bulgular gözlenebilir. Bu bulgular birkaç günde nemlendiricilerle hafifler.
PRP işleminde kandaki büyüme faktör bileşenleri belirli yöntemlerle saflaştırılır. Ardından yüze zerk edilir. Uygulama insanın kendi kanından elde edilen bir özütle yapıldığı için son derece güvenlidir, yan etkisi yoktur. Belirli aralıklarla tekrarlanması gerekir. PRP işlemi evde uygulanan harici tedavi ile birarada uygulandığında leke üzerine etkinlik artmaktadır.
Mikroiğneleme 0.5-2.5 mm faasında değişen farklı uzunluklarda steril, ince ve çok keskin iğnelerin özel aparatlar ile deri yüzeyine uygulanmasıdır. Bu uygulama ile iğneler derinin alt tabakasına kadar uzanan kanallar şeklinde hasarlar oluşturur. Bu hasarlar derinin kendi iyileşme mekanizmasını harekete geçirir ve derinin yeniden yapılanmasını tetikler. Açılan mikrokanallar ile deriye uygulanan ilaçlar derine ulaşır. Mikroiğneleme sonrası kullanılan renk açıcı ürünler, açılan kanallardan deriye uygulanır.
İnatçı, uzun süreli ve tedaviye dirençli lekelerde lazer tedavisine başvurulur. Seanslar halinde uygulanır. Emin ellerde yapılmadığı zaman istenilmeyen sonuçlarla karşılaşılabilir.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı