Site icon Teknoloji Haberleri

Yaz döneminde Öğrencilerin Bağışıklığını Güçlendirecek İpuçları

yaz-doneminde-ogrencilerin-bagisikligini-guclendirecek-ipuclari.jpg

Yaz döneminde Covid-19  ve influenza gibi enfeksiyonların yeniden yaygınlaşmaması için ailelerin sağlıklı yaşam düzenlerini bozmaması önem taşıyor. Öğrencilerin pek çoğu pandemi döneminden kalan sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik gibi sorunlarla mücadele ediyor. Sağlıksız yaşam ve beslenme alışkanlıkları çocukluk çağında obezite görülme sıklığında da artışa neden oluyor. İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları’ndan Diyetisyen Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, yaz döneminde çocukların bağışıklığını güçlü tutmak için önerilerini paylaştı. 

 

İmmün sistem, diğer adıyla bağışıklık sistemi, vücudu bakteriler, virüsler, parazitler gibi saldırganlara karşı güçlü tutar. Okulların açıldığı bu dönemde enfeksiyonlara karşı öğrencilerin dirençli kalmasını sağlamak için bağışıklık sistemlerini güçlendirmek çok önemli. İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları’ndan Diyetisyen Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, çocukların bağışıklık sistemlerini güçlendirecek beslenme ipuçları hakkında yararlı bilgiler verdi. 

REKLAM ALANI

 ‘’Besin ögeleri vücuda tablet veya şurup ile alınamaz!’’

Çocukların güçlü bir immün sistemine sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme ile ulaştıklarını belirten Prof. Dr. Garipağaoğlu, “Doğada karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, mineraller ve su olmak üzere 50’den fazla besin ögesi bulunuyor. Bu besin ögeleri vücuda takviye olarak değil tüketilerek alınmalı. Yalnızca bu sayede çocuklar sağlıklı bir yaşam sürebilir. Besinler, içerdikleri besin ögelerinin çeşitliliği ve miktarları açısından farklılık gösterir. Her besinde aynı vitamin oranları yahut aynı yapı taşları bulmak mümkün değil. Besinleri birbirlerinden farklı yapan da bu olduğundan bağışıklık sistemini güçlendirmek adına tek bir besin ile tüm besin ögelerini vücuda almak beklenmemeli” diyerek aileleri uyardı.

 

‘’Menülerin 4 besin grubunu da temsil etmesi gerekiyor’’
 

Besinlerin içerdikleri besin ögelerine ya da işlevlerine göre 4 gruba (et grubu, süt grubu, ekmek ve tahıl grubu, sebze & meyve grubu) ayrıldığı belirten Prof. Dr. Garipağaoğlu, ‘’Sağlıklı ve dengeli beslenebilmek için öğünlerde tüketilecek menülerin, yukarıda tanımlanan 4 besin grubunu temsil edecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Ek olarak yağ grubu enerjinin en zengin ve kolay kaynağı olarak biliniyor, şeker grubu da saf karbonhidrattan oluşuyor. Sadece boş kalori ile enerji içerdiğinden günlük beslenme rutinlerinde şekere olabildiğince az yer verilmesi gerekiyor. Bunlara ilaveten tuz alımını sınırlamak, total yağ, doymuş yağ ve kolesterol miktarını azaltmak da bağışıklık sistemini güçlendirme yolunda oldukça önemli.’’ diyor.

‘’Beslenmede öne çıkması gereken bazı besinler var’’

Beslenmede öne çıkan bir takım besin bileşenleri ve/veya besinler olduğunun altını çizen Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Antioksidan Vitaminler, D Vitamini, Demir, Çinko, Omega-3 Yağ Asitleri, Fermente Süt Ürünleri, Çay, Su/Sıvı tüketimi beslenmede önemlidir. 

 1. Antioksidan vitaminler; A, C ve E vitaminleri vücutta hücre hasarını önler. Renkli sebze ve meyveler, tam tahıllar, kuru yemişler, kuru baklagiller antioksidan vitaminlerden zengin besinlerdir.

2. D Vitamini bağışıklık sisteminin iyileştirilmesi ve güçlendirilmesinde hayati önem taşır. D vitamini vücuda ancak güneş ışınlarının doğrudan cilde yansıması ile sağlanır.

3. Demir eksikliği enfeksiyonların sıklığını artırırken; enfeksiyonlar da demir depolarını azaltır. Sakatatlar, et ve et ürünleri, yumurta, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kuru yemişler, kuru meyveler ve pekmez demir açısından zengin besinlerdir.

4. Omega-3 yağ asitlerinin, hücre duvarını sağlamlaştırdıkları, bağışıklık sistemini güçlendirdikleri ve böylece organizmanın başta kalp hastalıkları olmak üzere pek çok hastalığa karşı direnç kazanmasına yardımcı oldukları bildirilmiştir. Omega-3 yağ asitlerinin en önemli kaynağı balıktır.

5. Fermente süt ürünlerinin enfeksiyonlara karşı korunmada, semptomlarının hafifletilmesinde rol aldıkları belirtilmektedir. Bunlara örnek olarak yoğurt ve kefir verilebilir. Dünya nüfusunun üçte ikisinin tükettiği, sudan sonra en önemli içecek olan çay, pek çok işlevsel-aktif öge içermektedir. Sıvı alımı için soda ve ayran da tüketilebilir.”

‘’Obezite, hem çocukluk, hem de erişkin dönemde ciddi fizyolojik ve psikolojik sorunlara neden oluyor.’’

 Yetersiz beslenme ve obezitenin tüm dünyada çocuk sağlığını, dolayısıyla halk sağlığını tehdit eden en önemli 2 beslenme sorunu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Garipağaoğlu, ‘’Her 2 sorunun önlenmesi ve/veya tedavisi, yaşa uygun doğru ve kaliteli beslenme ile mümkün. Okul çocukları üzerinde yapılan çalışmalarda, yetersiz beslenen çocukların iyi beslenen yaşıtlarına göre, çoğunlukla okula daha geç başladıkları, okul yıllarında başarılı olamadıkları, testleri/soruları geç cevapladıkları, yorgun ve anemik oldukları, immünitelerinin de zayıf oldukları ortaya çıkıyor. Öte yandan özellikle endüstrileşmiş ülkelerde artan obezite, hem çocukluk, hem de erişkin dönemde ciddi fizyolojik ve psikolojik sorunlara neden oluyor. Obez çocukların sınıf arkadaşlarının eğlence konusu oldukları, oyun arkadaşı olarak tercih edilmedikleri, yarışmalara katılamadıkları, sosyal yaşamlarının olumsuz etkilendiği, özgüvenlerinin düşük olduğu biliyor. Bu sebeple beslenme alışkanlıklarının düzene sokulması hayati önem taşıyor’’ diyor.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version